lørdag den 13. september 2008

Projekt X diye bir film.


Cuma akşamı yorgun argın işten geldiğimde televizyonun karşısında uzanmış yarı uyur uyanık Anıl'ı gördüğümde ne seyrettiğine bakmamıştım. Anıl, baba ben daha fazla dayanamıyacığım yatmaya gidiyorum dediğinde şöyle koltuğa oturup soluk alayım diye arkama yaslanıp televizyona baktım. Bakmaz olaydım.
Film başlayalı biraz olmuş ben filmin ortasından dalış yaptım anlayacağınız. Gerçi böyle film seyretmeyi sevmem ama bayağı ilginç geldi. Bir sürü şempaze deney hayvanı olarak bir uzay araştırma merkezinde gizli bir radyoaktif patlama sonucunda ne gibi etkileri olacağı denenecekti. Ama bakıcı olan genç pilot adayı onlarla çok haşır neşir olduğundan aralarında bir sevgi bağı kurulmuş. Genç pilot onların bu deneyde kullanılmasına karşı çıkar ve onların kurtulması için şempazelerin en sevimlisi ve akıllısı olan virgin ile onun eski bakıcısı bir bayanla onların bu deney merkesinden kurtulması için bin bir cezayı göze alarak bir plan yaparlar. Onların bu planından önce şempazeler kendileri kurtarmak üzere daha başka bir çıkış yolu ararlar ama kaçış yolunda yakalanırlar. Finalde tüm bu deneylerde pratik olarak öğrendikleri uçak kullanma yeteneklerini pratiğe dönüştürerek uçağı kaldırıp bir orman bölgesine indirip özgürlüklerine kavuştuklarında bu büyük azmin sonucunu özgürlük genç pilota ceza verilmesine yol açsada yine finalde mutlu son vardır.
Ertesi gün filmin ismini ( ilgilenenlere,Projekt X 1987 yapımı bir Amerikan filmi)baktığımda bütün bu olan olayların bir parça özgürlükleri uğruna hayvanların bile ne zorluklara katlandıklarını ve sonuçta onu elde ettiklerinde ne kadar mutlu olduklarını görüyoruz. Özgürlük öyle bir şey işte gözle görülmez ama biz insanların farkına varamadığımız ama hayvanların bile bu duyguyu yaşamak için ölümü bile göze aldıkları yüce bir değer işte.

mandag den 8. september 2008

Onun adı Voli (Wall-E)


Küçük oğlan Kaan bir kaç gündür çok seviniyor. Bir filmin reklamını seyrettiği çizgi film kanalında görmüş. Baba ayın 29 unda başlıyor diye başımın etini yiyor. Ne başlıyor oğlum dediğimde Voli (Wall-E) diyor. Ne oğlum bu voli, film baba film bak ayın 29 başlıyor ona gideceğiz bak unutma. Tamam dedim ama ayın 29'u cumaya geliyor bir sürü işim var ona bir başka gün gitmeyi zar zor benimsettim.
Salı günü Kaanı erkenden yuvadan alıp beraber sinemanın yolunu tuttuk. Annesinin fazla popkorn ve şeker yemeyin demesine rağmen hemen şekerlerin satıldığı dükkana girdi bizimki. Az bir şey alırız baba değil mi baba deyip içeri girince kaandan kurtuluş yoktu. Başladık torbaya bu senin sevdiğin şeker bu benim sevdiğim şeker deyip torbayı bir güzel doldurdu. Cola konusunda beni dinleyip meyve suyu içmeye karar verdik. Ama kasaya vardığımızda eşim Beyhan'a verdiğimiz sözü unutup bir küçük popkorn almıştık elimize. Sinemanın tadı başka türlü çıknazdı yoksa.
İçeri girdik koca salonda 15-20 kişi var yok. Yeni vizyona girmiş bir film niye bu kadar az kişi var demeye kalmadan filme başladık. Aslına bakarsanız bir çocuk filmi ama daha çok büyüklere verilen öğütleri daha fazla. İnsanların dünyayı terkedip başka dünyalara yerleşmelerinden sonra dünyada tekbaşına kalan bir robotun umutla ve inatla yaşama savaşı vermesini, başka gezegenden gelen yeni nesil bir robota aşık olup onun uğruna yokolmayı göze alıp peşinden gitmesini heyecanla izledim. Tabi arada sırada yan gözle benimkine bakıyordum filmi nasıl izliyor diye. O kadar içine girmişki filmin neredeyse bir Voli olmuş kendisi. Onunla özdeşleşmiş nerdeyse onun sevincinde seviniyor o üzüldüğünde üzülüyor. Bizimki çizgi filmlerden animasyon filmlere geçerken böyle güzel bir hikayede hiç sesi soluğu çıkmadan nasılda güzel seyrediyordu, hayretler içinde kaldım. Tabi bir yandan şekerleri de yiyordu heyecandan.
Filmden çıkarılacak dersler çok hem küçükler hem büyükler için, gittikçe kirlenen ve teknoljiye bulaşmış dünyanın sonunda insanların hareketsizlikleri sonucunda her şeyi makinelere bağlamış sanal bir yaşam sürerken dünyadan gelen bir hayat belirtisi ve aşkı uğruna ölümü göze alan bir robot eskisi Voli. Evet onun adı gerçekten bu Voli ve gerçek aşkı uğruna ölümü göze alan programına karşı gelen bir robot. Ve en önemlisi bu kadar teknolji bize yeter diyen kaptan (Bizde buna gemisini kurtaran kaptan derler)sayesinde dünyadaki yaşama geri dönen insanlar. Yani diyorum bu çocuk filminden alınacak çok dersler var çok, hele hele günümüzün çok yoğun çalışan aile bireylerine tavsiyemdir.