tirsdag den 25. marts 2008

Türkiye üzerine oynanan oyunlar

PENCERE, İLHAN SELÇUK, 18 Ekim 2007
Batı'nın Gündeminde Sevr Var...
Kimse kimseyi aldatmaya kalkmasın; Batı, Türkiye'nin gözüne kaşına âşık değil; tersine bir "durum vaziyeti" var...
Batı, Türkiye'nin Kemalizmine düşman...
Lord Curzon Lozan'da İsmet Paşa 'ya ne demişti?..
Curzon'un İnönü'ye dediğini açarak yazıyorum:
- Şimdi benden aldıklarının hepsini yarın sana ödeteceğim...
Batı'nın bugün yaptıklarına ve söylediklerine bakarsanız, ödemenin vakti saati geldi gibi...
*
Sevr'de Türkiye, daha başka deyişle Anadolu, Batı'nın sultası altında paylaşılıyordu...
Kimler arasında?..
* Yunanlılar - Rumlar..
* Ermeniler..
* Kürtler..
* Türklere de Anadolu'nun kıraç bölgelerinden bir pay veriliyordu..
Bugün durum ne?..
Sevr güncelleşti...
*
"Osmanlı İmparatorluğu'nun Çöküş Belgeleri" adlı kitap ( Seha L. Meray - Osman Olcay ) Sevr'in ne kapsamlı ve ayrıntılı bir antlaşma olduğunu gözler önüne sergileyen bir belgedir...
Şu günlerde yeniden okunması gerekir...
Sevr'in oyuncuları, bugün de, Türkiye'yi Batı'nın desteğiyle kuşatmışlardır..
Yunanlılar ve Rumlar Kıbrıs ve Ege'de..
Ermeniler kuzeydoğuda..
Kürtler güneydoğudadır..
Arkalarında, Amerika ve İngiltere vaziyet almışlardır..
Sevr 10 Ağustos 1920 tarihlidir; antlaşmayı açıp okuduğunuz zaman dünkü aktörlerle bugünkülerin bir olduklarını açık seçik görürsünüz...
* Yunanlı - Rum Kıbrıs'a tümüyle el koymak, Ege'yi bir Yunan gölüne çevirmek istiyorlar..
* Kuzey Irak'taki Kürtler Diyarbakır'ı başkent sayan bir konuşlanmaya doğru terör aracını kullanıyorlar..
* Ermeniler 1915 olayları üzerine kurdukları tezlerini tüm Batı'ya benimsetmiş gibidirler; soykırım savının ardından tazminat ve Kuzeydoğu Anadolu'da toprak talepleri gündeme girecektir..
Amerika bu ortak siyasetin strateji ve taktiklerine uygun biçimde Türkiye'nin tepesine binmiştir..
Sevr hortlatılıyor...
*
Bir başka çok çarpıcı ve önemli benzerlik daha var...
Sevr, halife ve padişahlı Osmanlı'nın dinci devleti tarafından kabul görüyordu...
Bugünkü dinci iktidar da, Amerika'ya bağlı olduğundan, olan bitenlere karşı yıllardır sesini soluğunu çıkaramıyordu...
Sonunda olumsuz gelişmeler şehit üstüne şehit bir kanlı süreci öngörünce, asker-sivil ulusalcıların dayatmasıyla dinci iktidar kımıldamak zorunda kaldı...
Ne var ki bu zoraki kımıldanış çarpıcı gerçeği değiştirecek bir içerikte değildir...
*
Her şeyden önce ulusça çıplak gerçeğin saptanması önemlidir...
Batı'nın Türkiye için öngördüğü model Sevr'dir..
'Ilımlı İslam Devleti' bu model için birebirdir...
Avrupa Birliği ile yarım yamalak müzakereler, Anadolu'da Sevr tasarımını engelleyecek bir içerik taşımıyor; tersine daha ilk adımda Kıbrıs Rum Devleti'ne dönük AB talepleri yeni Sevr'in gereğini anımsatıyor...
*
Sovyetler yıkıldıktan sonra, Batı, Lord Curzon'un ruhuna şad edecek bir sürece girmiş bulunuyor...
Güneydoğu sınırımızdaki ABD - PKK ittifakı bu gidişatın en çarpıcı göstergesi değil mi!..



Not: Ergenokon diye bir çete kurmaktan gözaltına alınan İlhan Selçuk ve daha önce kaybettiğimiz Uğur Mumcu gibi bizi susturamayacaklar.
Tarih tekerrurden ibarettir demisler dogru demisler. Yargitay'a karsilik ergonokon cikarmasi yapildi. Gozdagi veriyorlar siz boyle yaparsaniz biz de boyle yapariz. Kendisini halka anlatamayan solcularda buna baka kalirlar. Menderes Deniz Gezmis zitlasmasi olmustu simdide Yargitay Ergonokon zitlasmasi. Yeter artik siyaset bu degil. Halka hizmet hic degil. 83 yasindaki Ilhan Selcuk mu cete kuracak adam, guldurmeyin beni, biz onu 40 yildir taniyoruz her seyini biliyoruz bildigi dogru yolda yuruyen ve dogrularini soylemekten sasmayan biri. Karsisindaki kim agzi bir torba laf salatasi yapan Tayyib. Guldurmeyin beni.

mandag den 24. marts 2008

Bizimkiler İzmir'de Danimarkada ırkçılık..

Bir hafta oldu bizimkiler İzmir'e gideli. Anıl'la ben Danimarka'da kaldım. Danimarkada çok kötü olaylar olmaya başladı. Adına ne derlerse desinler bunun adı ırkçılık. 16 yaşındaki bir çocuk gazete dağıtırken ve hiç bir günahı yok iken üç kişi tarafından demir ve bezbol sopası ile hunharca öldürülmesinin adı basit bir sokak dövüşmesi değil düpedüz yabancı düşmanlığı ve ırkçılıktır. Danimarkalılar kendi günahlarını hafifletmek için arkasından ağıt yakıp yalancı gözyaşları döküp bol bol nutuk atabilirler ama çocuklarına verecekleri eğitimde insan sevgisini ön plana getirmedikleri sürece bu olaylar daha çok gündeme gelecektir. Hem de aynı üç danimarkalı çocuğun birkaç gün evvel silah taşıdığı halde polis tarafından serbest bırakılması bu olayda sisteminde suçu bulunduğunun bir göstergesi. Açıkçası çocuklarımın bu ülkede büyümesini hele bu ortamların içersinde olmasını ciddi çekilde düşünür oldum. Dünya mı değişiyor yoksa biz mi çağın gerisinde kaldık bilemiyorum.